Artık Taşınmaz Bunca Yük

Geçmişten gelen soruya cevap vermek isteyen bir kızım vardı eskiden, onun gibi ben de unutsam diyorum bazen. Ne var ne yoksa geçmişime dair unutsam. Böylece yaralarını sarmak zorunda olduğum biri kalmaz, hüznümü gömdüğüm yerden çıkarıp neşeye çevirmem gerekmez, boşa harcadığım yıllarım zihnimde tepinmez ve belki de her şeyi unutabilsem kaldığım yerden devam etmem gerekmez. 

Kaldığım yer.
 
Kaçtığım yer. 

Takıldığım yer. 

Ömrüme kattığım yer. 

Ne çok yer ama aslında tek bir yer. Aynı engel mi düşürüyor her seferinde beni? Bir insan kaç kez aynı düzene takılıp düşer geri? 
 
İki? 
 
Üç? 
 
Yedi?

Her seferinde görmezden gelip düştüğüm engeli kaçıncı düşüşümde eğilip alırım yerden?

Bir düştüm. Tanımadan, bilmeden, görmeden ve fark etmeden. İki düştüm. Hatırlamıyorum bile neydi. Üç düştüm. İlk kez tanıdım orada olan biteni. Dördüncüye düştüm. Sanki ilk kez karşılaşmış gibi. Beşinci kez düştüm. Dedim bu da neymiş, yeni mi? Altı ve yedi. Dönüp dolaştığım hep aynı yerdi. 
 
Gözüm mü kapalı gezdim bunca yeri? Onca yol gittim de hiç mi açamadım gözlerimi? Görmek istediklerim ve istemediklerim çarpıştığında neredeydim, hiç mi duymadım seslerini? Bağırış çağırış hep vardı sanki zihnimde, yeni değil şimdi duyduklarım. Bakınca geriye gözlerim ağırlaşıyor, kaçmak istiyorum gerisin geri. Olmadığım kadar geri. Unutmak değil, hatırlamamak mümkün demişti saydığım biri, sahiden hatırlamıyorum çoğu şeyi ama hatırlayan tek bir yanım sızlıyor hala her gördüğüm rüyada. O yanım unutsun istiyorum. Geçmişim yok olsun da bundan sonra her öğrendiğim yanıma kar kalsın ve bir daha görmeyeyim arkamdan seslenenleri. 
 
Mümkün müdür yirmi dördünde yeniden doğmak? Şimdi tekrar doğsam ve bir an bile üzülmesem geçmişe. Zaten özlem nedir bilmem, sevmeye pek de yeltenmem, kin tutmayı beceremem, öfkeden deliye dönsem kimseye ses etmem. Bu yüzdendir herhalde, herkesin yerine hatırlarım kendimi. İlk aşkımın kanayan eli için kendimi suçlamam gibi, hatıralarımda yaşatırım her bir kederimi. Kimse bilmez. Kimse hatırlamaz. Onlar yerine hatırlamayı da görev bellemişim kendime. Unutsam, onlar gibi unutsam, herkes gibi unutsam, hiç olmamış gibi unutsam. 

Bu çelişkinin içine nasıl düştüm bilmiyorum. Tuhaftır, ben hiç pişman olmam. Olan her şey olması gerektiği için olmuştur. Böyle korurum kendimi kendimden. Belki de en çok kendimden korkarım bunca insan içinden. Dilim biraz zehirlidir, en çok kendimi yaralarım. Benden çok kimse yakamaz canımı, bilirim ve ne zaman kendimi kırsam hayatın olağan hızında gezinmeye devam ederim. İnsan en çok kendini duyunca bir süre sonra unutuyor kimi duyduğunu. Kelimeleri seçmek zorlaşıyor. Yıllardır uğraşmıyor olsaydım belki de seçemezdim zihnimde dönenleri. Kendimi dur ve dinle diye sarsmasam gürültü dinmezdi, o daimi baş ağrısı bir türlü geçmezdi. Şimdilerde biraz haksızlık yapıyorum kendime ama geçecek bu süreç de çünkü biliyorum, her şey yaşanması gerektiği için yaşanıyor. Toparlayacağım. Her şeyi düzeltmeye çalışmadan, olduğum ve yaşadığım bütün anları kabul ederek devam edeceğim. 

Çünkü her şeyden öte bir ses var arkamdan koşuşturup duran, sürekli bir şeyler anlatan. Pek neşeli, pek de duygusal biri. Yeniden doğsam daha çok seveceğimi bildiğim biri. Kaybedilen anların acısını çıkarmak hedefiyle değil, fark ettiklerimi göstermek niyetiyle adım atsam ona sarılır mı geri? Daha fazla taşıyamam kaybettiğim sevgilerin yükünü, anlar mı ki beni? Bugün daha çok sevebilirim, şimdi daha çok saygı duyabilirim desem inanır mı önüne döktüğüm her bir kelimeye en baştan, tekrar ve tekrar?

Hepsinin cevabı bunca zaman vazgeçmemesinden belli, bence artık onu dinlemenin vakti. Elimde bir tek şimdi var. Gelecek belki gelmez, geçmiş gideli baya oldu ve artık harekete geçmezsem bir sonraki şimdide aynı cümleleri kurduğum için kızacağım kendime. İçimdeki, bana seslenip dursun istediğim sese, küçük kızımın sesine kulak vermedim diye kızacağım, yine ve yine.

Özür dilerim küçük kızım, 

yuva sandığımız her kıyı için 

ve umudun yükünü savrulduğumuz kıyılara bırakacağım derken seni düştüğün yerde bıraktığım için.

Sesin kısılsa da seslenmekten, sana döndüğümde gördüğüm gülümsemen her şeye değer.

Özür dilerim küçük kızım, yine ve yeniden.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tekinsiz Bir Yer

Rüyalarda da Mevsimler Gelir ve Geçer