Kayıtlar

Ağustos, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sığındığım Liman

Bunca yıl boyunca ömrümü defterlere sığdırmak için çabaladım; aşkımı, nefretimi, hüznümü, acımı, kayboluşlarımı, çaresizliklerimi bomboş defter sayfalarına akıttım. Çoğu zaman gözyaşlarımla ıslanan defterler, benim yuvam oldu. Ben içimdeki acıyı kusmak için hep kaleme sarıldım. Defterlerim ağırlaştı, artık onlar benim sırdaşımdı. Yalanlarıma, sakladıklarıma, söyleyemediklerime, içimde beni kemiren her türlü düşünceye sarılmak için masamın üstünden hep beni çağırdılar. Bazen yazabildim içimdeki nefreti fakat hiç yazamadım en derinimde beni yiyip bitiren kurtları. Defterlerime de yalan söyledim. Sayfalarım acımın yalanlarını paylaştı benimle ve sonra ben kayboldum. Tek sırdaşıma verdiğim sırların yalan olmasıyla kavruldum. Sayfalarım dile gelseydi bir gün, bana asıl yalanı kendime söylediğimi haykırırlardı. Bir insanın hayatının yalanlarla bezenmesini ben ömrüme yaydım. Sonra öyle bir gün geldi ki ben okuduğum yazılarımda kendimi kendimle yaraladım. O günden beri duygulara sarıldım. Yaşa

Susturulamayan Sesler

Sabredemediğimiz sesler kulaklarımızdan girip zihnimizin ücra bir köşesine yerleşmeyi tercih ettiğinde delireceğimizi, daha fazla katlanamayacağımızı düşünürüz. O ses yok olana kadar ondan kaçmak, uzaklaşmak isteriz. Bazen kaçmayı başarırız ama yalnızlığa koştuğumuzu bilmeden koşmuşuzdur. Gözlerimiz kapalı ve çıldırmış bir şekilde kaçtığımızda, gittiğimiz yol bizi sesin hiçbir zaman bitmeyeceğini anladığımız o karanlık odaya ulaştırır. Hem insanlardan kilometrelerce uzağa varmış hem de bizi çıldırtan ses daha da artmıştır. O ses, biz onu dinledikçe birken beş olur, beşken yirmi olur. Tek bir sesten kaçmak isterken onlarcasının olduğu bir alanda yalnızlığa hapsoluruz ve en acımasız gerçek ise, dünyanın en sessiz koyu bile biz ona saklandığımızda gürültüsü eksik olmayan bir hapishaneye dönüşür. Dalgasız bir denizin kıyıya dokunan suları, kuşların kanatlarının havayla teması, yavru bir kertenkelenin kumların üzerinde usulca ilerleyişi biz kaçaklar için huzuru bulacağımız, dünyayı un

Deneyiş

Resim
Vazgeçemediğin dokunuşların yokluğunda dökemediğin gözyaşlarının seni yanlış davranışlara sürüklediğini biliyorum. Bu yalan dünyaya yalandan bir hayat sunmak için enerjinin tamamını harcadığını uzaktan bakan bir gözcü olarak izliyorum.  Başkalarını kandırarak, kendini, kendi yalan havuzunda yüzdürdüğünü fark etmeden kulaçlar atmaya devam ediyor ve mutsuzluğa mahkûm oluyorsun. Mutlu olmak için önüne çıkan yüz binlerce sebebi elinin tersiyle ittiğini bilmeden gözlerin kapalı bir şekilde yüzüyorsun. Eline çarpanları huzur ya da mutluluk diye adlandırmak yerine kafandaki yalnızlığa çarpan engeller olduğunu sanıyorsun. Olumsuz adlandırmalarla yalan kavramlarla yalandan kavuşmalar gerçekleştiriyorsun. Oysa onların engel değil de sana uzanan eller olduğunu fark etsen belki de onlara vurmaktan vazgeçip yalnız olmamayı seçeceksin.  Bu dünya, insanoğlunun yalnızlığı kabul etmesi için çok kalabalık fakat bir yandan da yalnız kalmamız için de her karesini yalandan insanlarla doldurmuş. Attığın