Acımasız Seçim
Adım adım ilerliyorsun. Önce sadece bir kelime yazıyorsun ve sonra bir bakmışsın sayfalar ruhunla dolmuş, kaleminin mürekkebi geceyle karışmış. Kapkara olmuş gecenin içinde kaderin. Ne sesin kalmış konuşacak ne de nefesin kalmış içine çekecek. Dert çekmişsin nefes niyetine. Yazdıkça yazmışsın ama hayaller gözünün önünden gerçekliği almış. Gözlerini hayale kapatsan olmaz kapatmasan acı hep devam edecek. Ne demişler; umut işkenceyi uzatır. Peki asıl işkence umutsuz kalmış ruhuna akan mürekkep ise gözler kapanmalı mı rüyalara? Ruhun acı çekerken yazmaya devam etmek için içinde çırpınıp duran kuşları mürekkebin boğuyorsa damlalarıyla nasıl akıtabilirsin kağıda içindeki acıyı? Kalbin ve ruhun kurtulmak için beklerken onlara beklemelerini nasıl söylersin? Hadi şimdi söyle, ruhunu acıya mı hapsedersin yoksa kuşların ölümüne gözünü mü yumarsın? Söyle hadi. Sırf içinde bir şeyler hareketlensin diye ruhunu hapsetmek doğru karar mı? Bağır. Çağır. Ağla. Elbet do