Rüyalarda da Mevsimler Gelir ve Geçer
Dün gece bir rüya gördüm. Sahildeydim, deniz kapmıştı hayallerimi ve bulutsuzdu gökyüzü. Yalın ayak, sıcak kumun üstünde ilerlemeye çalışıyordum. İnatla ve ısrarla yaklaşmıyordum kıyıya vuran dalgalara. Serinlemeyi kendime yasaklamışım gibi, cezamı doğduğumda seçmişim sanki. Küçük bir koyda yaşamaya mahkum, milyonlarca kum tanesinin arasında savrulmaya adamışım kendimi.
Rüzgar yoktu hiç, yalnızca tepede kavurucu bir güneş.
Zihnimde dönüp duran düşüncelere odaklanmamı engelleyecek kadar sıcak.
Aklımda sadece ayaklarımın sızısı. Bilinçsizce yaklaştım suya, fark
ettiğim gibi uzaklaştım. Serinlemek yasaktı bana. Her fırsatta
hatırlattım kendime. Unuttuğum günahlar, henüz içimi kemirmeye
başlamayan günahlar ve daha işlemediğim günahlar, hepsinin karşılığını
yazdım çoktan. Hepsi karalandı sıra sıra uzanan dağların eteklerine.
Karaladım ve yazdıklarıma yaslandım. Uzakta duramadım, dönüp dolaşıp
onlara dayandım. Başımdaki ağrı arttı. Gözlerim güneşle kaplandı.
Ayaklarımın sızısı sıcak kumdan çekilince daha bir arttı. Gözlerimi
kapatmayı denedim. Sızıyı unutup dağların gölgesinde serinlemeyi
istedim. Rüzgarı dinledim. Olmayan rüzgarı, gelip beni yakıp yıksa
rahatlayacağım rüzgarı bekledim. Gelmedi. Güneş çekilince gelmeyi
severdi. Karanlığın kasvetinde beni oradan oraya devirmeyi tercih
ederdi.
Bekledim.
Bekledim.
Güneş kavurucu, gitsin bir an önce.
Bekledim, gece olsun da güneşin kıymetini bileyim diye. Bir türlü olmadı. Güneş yaktı, rüzgar savurdu, denizin dalgaları bana ulaşamadı. Keşke dedim, adım atabilsem denize doğru. Cezam bitse artık. Dalgalar temizlese günahlarımı ve başka bir kıyıda yeniden doğsam. Affetsem kendimi yaslandığım dağlardan güç alarak. Keşke dedim. Keşke cezam bitse artık. Rüzgar çıksa, beni baştan sona kasıp kavursa ve ayak bastığım kıyılar artık canımı yakmasa.
Yorumlar
Yorum Gönder